Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hevesli olmayan | unenthusiastic adj. | ||
Tom told me he's unenthusiastic about that. Tom bana bu konuda hiç hevesli olmadığını söyledi. More Sentences |
||||
General | hevesli olmayan | unbouncy adj. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | (bir şeyi yapmaya) pek de hevesli/istekli olmayan | less than desirous adj. |
General | okumaya hevesli olmayan | aliterate adj. |
General | bir şeyler elde etmeye hevesli olmayan | unacquisitive adj. |
General | öğrenmeye hevesli olmayan | unenquiring adj. |
General | öğrenmeye hevesli olmayan | uninquiring adj. |
Archaic | ||
Archaic | başkalarını memnun etmeye hevesli olmayan | uncomplacent adj. |